Hepimiz hayatımız ve kaderimiz hakkında daha derin bir anlam arayışındayız. Yaptığımız seçimlerin ve vermekten korktuğumuz kararların anlamını bulmayı umarken, yanlışlıkla bu konulara ilişkin öznel ve son derece kişisel anlayışımıza güveniyoruz. Belki de bir kez daha, bilinçli olarak anlayabileceğimizin çok ötesinde bir bilgelik için bize Tanrı’ya, göklere ve her zaman rüyaya bakmayı öğreten mistiklerin ve bilgelerin izinden gitmenin zamanı gelmiştir.
Rüyalarımızdaki sembollere, hayatımızdaki senkronisiteye döndüğümüzde, yaşamımızla ilgili bu derin anlayışa giden yol hala mevcuttur. Jung ve von Franz’ı hayatlarını psişe’nin dilini anlamaya adamaya iten, arketipsel alanların doğası olmuştur. Bu eğitimde, ilişkiler, kariyer, bereket, sağlık, yaşlanma ve ölüm hakkındaki bu ebedi mesajların evrensel, arketipik imgelerin zenginliği aracılığıyla ifade edildiği “Psişik Temsil” alanına giriyoruz.
Jung’a psişenin neden seküler bir dilde değil de ruhani bir dilde konuştuğu ve bizden izleyeceğimiz yolu neden direk söylemediği sorulduğunda, ruhumuzun bu ikonografik, sembolik dili konuştuğunu ve anladığını ve kalbimize ve ruhumuza gerçekten dokunan şeyin bu olduğunu öne sürmüştür.
Bu bilgeler ve hayalperestler de bu kadim dilde konuşmuş, bu ebedi ve kutsal imgeler aracılığıyla bize ruhun ve psişenin doğal ritimleri hakkında bilgi vermişlerdir. Ancak günümüzde insanlar, davranış ve seçimlerinin dominant arketipsel önemini kabul etmek yerine, yaşamlarının kendi bilinçli ve öznel yorumlarını tercih etmiştir.
Yaşam hakkındaki yanlış anlayışımızın çoğu, bir arketiple olan bu son derece karmaşık ve yanlış hizalanmış ilişkiden kaynaklanmaktadır. Kaderci, ve zaman zaman trajik bir yaşamı psişemiz ile uyumlu olduğumuz anlamlı bir yaşama dönüştürmeyi umuyorsak anlamamız gereken günlük yaşamın dili değil, psişe’nin yani bilinç ve bilinç dışının dilidir.
Jung, en büyük sorunların ve ihlallerin bu tür yanlış hizalanmaları Benliğe kutsallaştırdığımızda ortaya çıktığını anlamış ve bu yüzden arketipsel enerjiler tarafından ele geçirilme tehlikesine karşı sürekli uyarılarda bulunmuştur. Jung ve von Franz, insanlığın “Objektif Psişenin” ve imgelerinin doğası ve içeriği hakkında mümkün olduğunca çok şey anlamasını, böylece arketipsel sahiplenmelerin her şeyi tüketen gücünden uzaklaşmasını ve karanlık bilinç dışından fışkıran ve bireysel ve kolektif trajedilere yol açan bu içeriklerin kurbanı olmamasını istemiştir.
*Seminer Tek Oturumluktur ve Zoom üzerinden interaktif katılım ile gerçekleşir. Katılımcılar kayıda 2 hafta süreyle erişim sağlayabilirler.
Geçmiş Seminer Tarihleri
1 Nisan 2024 (Pazartesi 20.30-23.00) Zoom