Kırmızı Kitap Bir Gerçek Mi?
Yoksa Bir Rüya Mı?

Liber Novus
Analiz Grubu

Jung‘a göre rüyalar egonun varsayımlarına ve kayıtsızlığına meydan okuma, tek taraflı bilinçli tutumların telafileri ya da bilinç dışından gelen ve bizi mevcut düşünme, hissetme ve yaşama biçimlerimizin değerini ve yönünü sorgulamaya sevk eden mesajlardır.

Bu tanıma göre Jung’un Kırmızı Kitap ‘ı ya da Liber Novus (Yeni Kitap) bir “rüya “ya benzer; herhangi bir bireyin rüyası değil, psikoloji disiplininin ve pratiğinin rüyasıdır.

Pek çok rüya gibi, Kırmızı Kitap da hem muhteşem hem de grotesk (düşsel/acayip) bir “rüya “dır ve eğer onu unutmaz ya da görmezden gelmezsek, ilk tepkimiz onun tuhaflığı üzerine düşünmek ve James Hillman’ın deyişiyle “onun suyunda kaynamak”, kendimizi onun anlatısına ve renkli imgelerine kaptırmak olacaktır.

Psikolojinin uzak geçmişinden bize gelen bu “zaman kapsülü” cilt, psikolojinin devlerinden birinin bastırılmış başyapıtıdır. 19. yüz yılda felsefe ve teolojiden ayrı bir dal haline gelen psikoloji, artık bir disiplin olarak edebi, felsefi ve teolojik köklerinin ötesine geçmiştir. 80 yıldan fazla süren “dondurulmuş gizlilikten” sonra Kırmızı Kitap’ın çağımızda ortaya çıkması, bugün bizim için Kırmızı Kitap ‘ın Jung’un kendi zamanında halka sunulmuş olmasından daha büyük bir şok yaratmaktadır. Kırmızı Kitap, medeni insanın çoktan unuttuğu Diyonizyen bir yıkım ve yaratımı beraberinde getirir. Kırmızı Kitap’ın içeriği ve yazılış şekli, Tek tanrılı dinlerde Gök Baba’ya destek çıkan Apollon’cu medeni insanın aksine, animist, feminen, Doğa Ana’cı çift cinsiyetlidir.

Büyük olasılıkla, bir disiplin olarak psikoloji alanı, tıpkı çoğu rüyanın unutulduğu ya da görmezden gelindiği gibi, kendi geçmişinden gelen bu “rüyayı” da görmezden gelecektir. Ancak belki de psikoloji Kırmızı Kitap‘ın “rüya “sını görmezden gelerek, kendi ruhuna sahip bir dinleyici kitlesini yeniden kazanmak için önemli bir fırsatı kaçırmaktadır.

Kırmızı Kitap’ı tematik, kavramsal ve yapısal bir perspektiften inceleyen analiz grubumuzda, nihayetinde Kırmızı Kitap‘ın çağdaş psikoloji için ne anlama geldiği sorusunu da yanıtlayacak. Kırmızı Kitap hangi soruları soruyor ve hangi psikolojik tutumlara meydan okuyor ya da bunları telafi ediyor? Ancak, KırmızıKitap’ın çağdaş anlamını sorgulamadan önce, eser okunmalı, temel temaları ve kavramları irdelenmeli ve anlamı kendi dönemi ve Jung’un tüm çalışmaları bağlamına yerleştirilmelidir.

Kırmızı Kitap’ın Tanrı, kehanet, bilim, akıl, kötülük, aşk, kahraman, ölüm ve ruh anlayışını, göze çarpan temalarından sadece birkaçı olarak ele almalıyız. Çok sayıda tefekkür, çağrışım ve amplifikasyon (geniş açılı düşünme yöntemi) çalışması yapmalıyız. Çünkü Liber Novus, tek bir açıdan ele alınamayacak geniş disiplinleri okuyucuya bir arada yansıtır.

Kırmızı Kitap Analiz Grubunu oluşturma fikri, kendi “kişisel yolculuğum “ da bir ilerleyiş oluşturmamda bana fazlaca yol gösterdi. Çekincelerim oldu. Bunu yapmaya nasıl cüret ettiğimi defalarca sorguladım. Kaybettiğim ruhumu bulma yolunda attığım her adımda sezgilerimin beni doğru yönde ilerlettiğine bir süredir şahit olduğumdan kendimi bu alana güvenle bırakmaya karar verdim.

Kırmızı Kitap’ın anlatısal ve sembolik içeriğinden ziyade teorik içeriği olduğunu unutmamamız gerek. Kırmızı Kitap ‘ın anlatısı Jung’un ruhunu bulma yolculuğu etrafında şekillenirken, en büyük değerinin Tanrı, insanlık, delilik, kaos, ölüm, bilim, akıl, bilgi, mantık ve kötülük gibi temalar hakkındaki fikirlerin de olabileceğine ikna oldum.

Grubumuzdaki ilerleyişimizin iki temel amacı vardır. Birincisi, Jung’un içsel keşif ve ruhsal yolculuk diyalektiğini (tez+antitez=sentez) anlamak, ikincisi de bu diyalektiğin çağdaş okuyucuların yaşam yolculuklarındaki “bireyleşme” sürecinde kendi ruhsal yolculuklarına çıkabilmelerine vesile olmaktır.

Zaman içinde Kırmızı Kitap’ı çeşitli ruhani gelenekler (Gnostisizm, Hristiyanlık ve Kabala dahil), Jung’un bazı öncülleri (örneğin, Nietzsche), çağdaşları (örneğin, Heidegger, Sartre, Wittgenstein, Buber) ve Jung’un fikirlerini yankılayan ya da değerli bir karşı nokta olarak hizmet eden sonraki düşünürler (örneğin, Derrida) bağlamına yerleştirmeye çalışacağım.

Jung Liber Novus‘ta pek çok soruyu gündeme getirirken , kendisini ilgilendiren sorunların etrafında dönme ve çeşitli olasılıkları deneme eğiliminde olduğu için çok azını yanıtlar. “Sınamalar” bölümünde de Jung’un ruhu ona şöyle der: “Belirsiz yol iyi yoldur: Üzerinde olasılıklar yatar” der. Gerçekten de Jung, ele aldığı kavramsal ya da yaşam sorunlarından herhangi biri hakkında nadiren nihai bir bakış açısına ya da sonuca ulaşır. Bu açıdan bizler de analiz grubumuzdaki ilerleyişimizde bu bakış açısını korumakla mükellefiz.

Kırmızı Kitap ‘taki bulgular, kitabın diğer bölümlerinde (ve Jung’un daha sonraki yazılarında) tersine çevrilmiş veya karşıtlarıyla dengelenmiştir. Bana göre Jung için “ruhun tanımına”, soru cevap ve netliklerle ulaşılamaz. Çatışmalar ve ikilemlerle karşılaşarak ruhumuza yönelebiliriz. Beraber ilerleyeceğimiz bu çalışmada, sorgulamaya duyulan bu yüksek saygıyı her daim korumamız gerekmektedir.

Ben bir Jungiyen psikanalist değilim ve kendimi bir Jung’cu olarak da tanımlamıyorum. Yaptığım çalışmaların hiç biri bir psikolojik destek veya tedavi amaçlı asla değildir. Assisi enstitüsünden Jungiyen psikanalist hocalarımdan aldığım Klinik Arketipsel Patern Analizi ve Rüya Analizi teorik ve pratik eğitimler, hem grup hem de bireysel çalışmalarda ilerlememde önümü görebilmem için yoluma devasa ışık tutmaktadır.

Yaptığım çalışmalar, Arketipsel Motiflerin insan hayatını deneyimleri doğrultusunda nasıl kuşattığının analizini kolektif rüyalar olan mitoloji, mitler, masallar ve rüyalar aracılığıyla, Jung’un psişe dinamiklerini analiz ediş yöntemi doğrultusunda insanlığın evrensel hikayeleri derinden inceleyerek kolektif ve bireysel sağaltıma destek olmaktır.

Kırmızı Kitap ‘ı sözlerinden, resimlerinden ve güzel ışıklı sunumundan etkilendiğimi göz ardı edemem. Jung’un bazı konulara yaklaşımı hakkında sorular sormaktan da çekinmiyorum.

Analiz sürecimizde, pek çok durumda, bir “cevap” benzeri bir şey sunmadan, okuyucunun kendisi için düşünmek isteyeceği soruları gündeme getirmeyi amaçlıyor, hem kolektif hem de bireysel çatışmalarımızdan farklı bakış açılarına ulaşmayı hedefliyorum. Bu nedenle Liber Novus’un hem kolektif bir gerçeği hem de kolektif bir rüyayı temsil ettiği inancındayım.